NASIL ORHAN BABA OLDUM

Kapanmış konulardan yararlanabilmeniz için arşiv bölümüne taşınmaktadır.
Post Reply
User avatar
HASAN
Kıdemli Üye
Posts: 444
Joined: 13 Dec 2005, 11:45
Location: ANKARA 06

NASIL ORHAN BABA OLDUM

Post by HASAN » 17 Jun 2006, 22:15

Nasıl 'Orhan Baba' oldum?
Hiçbir zaman inkara, dışlamaya ya da hor görme anlayışında olmadım. Ancak otorite ve hoca olan kişilerin tabulaştırmaları, müziğin gelişimini ve beslenmesini engelliyordu. Bu da beni oldukça rahatsız ediyordu.


"Geçenlerde Ertuğrul Özkök bir yazısında, "Medyaya rağmen, her türlü yasaklamalara rağmen, yükselen iki insan vardı. Birisi Orhan Gencebay, diğeri Recep Tayyip Erdoğan'dır" diyor. Son derece doğru bir tespittir" diyor Orhan Gencebay ve bu tespitin doğruluğunu kendi hayatından örnekler vererek doğrulamaya çalışıyor:

Müziği ile yapmak istediklerini özgür düşünceli insanların anladığını dile getiren müzik dünyasının 'ağabey'i Orhan Gencebay, arabesk müziği eleştirenlere cevap veriyor: "Kendi kültürümü, müziğimi red mi edecektim!"

]ŞAMİL KUCUR
[/b]
Türkiye'de en çok seveni ve dinleyeni olan, çizgisinden hiçbir zaman taviz vermeyen bir sanatçı. 6 yaşından itibaren müziğin içinde olan ünlü sanatçı, önce 'Ağabey', yıllar ilerledikçe de 'Baba' diye çağrılıp, anılmaya başlanmış. 'Tabuları yıkma' iddiası nedeni ile karalama kampanyasına tutulduğunu, fakat halkın ve inancın kendisini ayakta tuttuğunu söyleyen Gencebay müzik yaşamını ve amaçlarını Yeni Şafak'a anlattı.



Çocukluk yıllarınızdan itibaren müzikle içiçesiniz. Ailenizde müzik ile ilgilenen kimseler var mıydı?


Benim ilk müzik hocam bir berberdi. Daha doğrusu hocam Emin Tarakçı, çok iyi müzik eğitimi almış ve Türkiye'ye göçen Kırım Türklerindendi. Samsun'da opera olmadığı için o da baba mesleği olan berberliği seçmiş. Müzik eğitimi vermesi için ricada bulunan babamı kırmayarak bana keman ve mandolin dersleri vermeye başlamıştı. Babamın sesi çok güzeldi. O eski medresede de, Cumhuriyet okullarında da okumuş, her iki kültürü de biliyordu. Hafız Burhan'ı çok sever ve kasetlerini dinlerdi. Özellikle çocukluk yıllarında yaşadığınız muhit ve ailenizin zevk, estetiği, kültürü sizi de etkiliyor. 6 yaşında başlayan müzik hayatımda, kısa süre içersinde notayı, bağlamayı, kemanı, tamburu öğrendim, beste çalışmalarıma başladım. Konservatuar ve radyo imtihanlarını kazanmama rağmen kısa süre devam ederek ayrıldım. Müziğe çok geniş yelpazeden ilgi duymama sebep olan bütün insanlara teşekkür borcum olduğunu söylemeliyim.



Sizin yorumlarınız bazı çevrelerce ya eleştirildi ya da duyarsız kalındı, neler diyorsunuz?



Değerlerimizi, müziğimizi öğrenirken farklı kültürlerin müziklerini de öğrenmemiz gerektiğini düşünüyordum. Sanat müziği ve halk müziğinin orijinalitesini anlayarak, icra etmeye çalıştık. Ülkemizde geleneksel müzik alanında sanat müziği ve halk müziği tabuları vardır. Ben bu iki müzik türümüzü iyi biliyorum ve uzun süreli araştırmalarım oldu.



Hiçbir zaman inkara, dışlamaya ya da hor görme anlayışında olmadım. Ancak otorite ve hoca olan kişilerin tabulaştırmaları, müziğin gelişimini ve beslenmesini engelliyordu. Bu da beni oldukça rahatsız ediyordu. Belirli saygı çerçevesinde çok tartıştık ama bir sonuç alamadık.



Size karşı çıkan çevrelerde değişiklik var mı?


Geçenlerde Ertuğrul Özkök bir yazısında, "Medyaya rağmen, her türlü yasaklamalara rağmen, yükselen iki insan vardı. Birisi Orhan Gencebay, diğeri Recep Tayyip Erdoğan'dır" diyor. Son derece doğru bir tespittir. Benim müzikte ne yapmak istediğimi özgür düşünceli insanlar daha iyi anladılar. Bu yüzden bana, tabulara karşı çıktığım için "Özgürlüklerin babası" diye bir lakap da taktılar.



Arabesk müziğe karşı çıkılmasında Araplara duyulan antipatinin etkisi var mı?



Çalışmalarımda bizim müziğimiz ile birlikte, özellikle Ortadoğu müziklerinden serbest çalışmalar ile batının tekniğinden ve müzikal değerlerinden faydalandım. Diyelim ki Arap müziği, ya da bu tür müzikten etkilenen sanatçı arkadaşlarımız da var. Arabesk müzik yaptı diye neden eleştiriyoruz? Biz Osmanlı coğrafyasında asırlarca birlikte yaşadık, birbirimizden etkilendik. Araplara ve müziğine negatif bakış açısını anlayamıyorum. Tarihin bir devrinde yanlış adamlar yanlış işler yapmış diye, bütün Arap toplumunu ve kültürünü karalamak doğru mu? Bizim Güneydoğu'da yaşayan birçok vatandaşımızın çevre ülkelerde akrabaları var. Adam ne yapsın yani, kendi kültür ve coğrafyasının müziği ve folklorunü red mi etsin? Bu bizim milletimiz, ülkemiz ve kültürümüz için bir zenginliktir.



Türk müziğinin yıllarca öksüz kalmasına da değinen Gencebay bunu şöyle yorumluyor: Atatürk Türk müziğinin kalitesini hem çok seviyor, hem de çok iyi biliyordu. "Kendi kültürümüzü ve müziğimizi muasır devletler seviyesine çıkarmak gerekir" diyen Atatürk'ün 'Batı müziği konservatuarını açın ama Türk müziği konservatuarını açmayın' dediğini zannetmiyorum. Atatürk'ün çevresinde bu düşünceye sahip insanlar olabilir.



Mevlana'yı, Yunus Emre'yi bileceksiniz



Türk dili ve edebiyatında çok zengin, derin ve ufku açan eserlerin yazıldığını dile getiren Orhan Gencebay, tasavvufi eserleri, özellikle Hz. Mevlana'yı, Yunus Emre'yi sürekli okuduğunu belirterek şunları söylüyor: " Tasavvuf malum, saflığıyla, temizliğiyle tamamen Yaradan aşkı ile ve insanlıkla bağlantılıdır. Eğer iyi bir müzik adamı olacaksanız, Türk müziğinin tarihini, coğrafyasını, nerelerden etkilendiğini ve etkilediklerini araştırmalısınız. Sadece Osmanlı coğrafyası ve kültür havzasını düşündüğünüz zaman bile kendinizi bir derya içersinde buluyorsunuz."


Not: Haber 2005 Şubat Ayına aittir.
Onu Anlamak Sanattır

Post Reply