Napolili Hayranının Tez Çalışması..

Kapanmış konulardan yararlanabilmeniz için arşiv bölümüne taşınmaktadır.
Post Reply
User avatar
sabır taşı
Kıdemli Üye
Posts: 1179
Joined: 26 Jan 2005, 18:32
Contact:

Napolili Hayranının Tez Çalışması..

Post by sabır taşı » 23 Oct 2006, 20:03

Orhan Baba’nın Napolili hayranı

EMİNE DOLMACI

Napolili bir öğrenci, arabeski ‘Avrupalıların hayalindeki müzik’ olarak niteler ve Orhan Gencebay üzerine bir tez hazırlamaya kalkarsa tepkiniz ne olur? Lorenzo Tabacchini, arabesk müziği sevmekle kalmıyor, Ramazan ayını barış için oruç tutarak geçiriyor. Onu tanımak sizin de hakkınız...


Arabesk, Avrupalının hayalindeki Türk müziği


Müzik, sinema, edebiyat ve sanatın diğer alanlarında ön plana çıkan kişiler zaman zaman tezlere konu olur. Bu defa da bir Türk müzik üstadı, Orhan Gencebay tez konusu oldu. ‘Türk arabesk müziği, Orhan Gencebay ve felsefesi’ üzerine bir çalışma yapan İtalyan Lorenzo Tabacchini, onun kalıplaşan arabesk müziği özgürleştirmeye çalıştığını belirtiyor.

Gencebay’ın müziğinin çıkış noktasını ‘insanlık felsefesi’ ile tanımlayan Tabacchini, “Orhan Gencebay, insanlığa çok büyük önem veriyor. Taştan farkımız bu diyor. Hem de mutluluğa kavuşabilmek için acıya önem veriyor. Ama karamsar değil.” ifadelerini kullanıyor.

Napoli’de ‘Doğu Dilleri ve Doğu Bilimi Enstitüsü’nde Türkçe ve Farsça eğitimi alan İtalyan öğrenci, arabeski ‘Akdeniz tarzı bir müzik’ olarak tanımlıyor ve kendi ülkesindeki müziğin, Yunan müziğine, Arap müziğine ve Türk müziğine ve bunların da birbirine benzemesini doğal karşılıyor.

Bu, Napolili bir gencin hikâyesi. Ülkesinde Doğu dilleri ve Doğu bilimi eğitimi alan Lorenzo Tabacchini, kendi bölgesinin arabeski olan ‘neo-melodico’ya benzerliğinden dolayı arabesk üzerine çalışmaya karar vermiş. “Arabesk tam Avrupalıların hayallerindeki Türk müziği. Bunda herhangi bir yargı yok. Sadece böyle hayal ediyoruz.” ifadelerini kullanan Tabacchini, bu alandaki en iyi isim olarak gördüğü Orhan Gencebay’ı da kendisine isim olarak seçmiş. ‘Babaları seviyorum.’ diyerek Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses’i beğendiğine işaret eden İtalyan öğrenci, Gencebay’ın müziğinin diğerlerine göre çok daha kaliteli olduğunu ve piyasayı düşünerek müzik yapmadığını ifade ediyor.

Çalışmasına başladıktan sonra Türkiye’ye gelerek kaset, CD, Türk filmi toplamış, yazılan makaleleri okumuş, sosyoloji ve tarih kitaplarını karıştırmış. İstanbul’da sokak röportajları da yaparak tezini hazırlayan Tabacchini, başlarken çok fazla tanımadığı arabeskin içine dalmış. Arabesk felsefesi üzerine araştırmalar yaptığı gibi ilginç bulgu ve kanaatlere de ulaşmış. “Arabeskte tasavvuftan gelen bazı şeyler var. Aşk, sevgili, yar… Tabii ki biraz değiştirilmiş kavramlar, biraz daha basitleştirilmiş. Benim ilgim ve diğer insanların arabeski sevmesi bundan kaynaklanıyor.” tespitinde bulunuyor.

Çalışmasında Orhan Gencebay sözlüğü yapan ve;
‘bahar/mutluluk’, ‘sonbahar/hüzün’ gibi kavramları saptayan Tabacchini, Gencebay üzerine ilginç değerlendirmelerde bulunuyor: “Orhan Gencebay bağımsız bir sanatçı. Var olan tarzını serbest bir şekilde kullanan bir isim. Müziği, hem sanat müziğini hem de halk müziğini iyi biliyor. Enstrüman çalıyor, bestelerini kendisi yapıyor. Tutarlı bir felsefesi var. Belli bir çerçeve oluşturuyor, hep o çerçevenin içinde kalıyor. Çelişkili davranışları yok.” Orhan Gencebay’ın orijinal ve bağımsız işler yaparak diğer sanatçılar için de örnek olabileceğini, ama sonraki sanatçıların bu örnekten ders almadıkları, bu yüzden arabeskin kalıplaştığı iddiasını ortaya atan Tabacchini, “Halbuki Orhan Gencebay tam tersini yapıyordu. En kalıplaşmış tarzın aksine, hedefi müziği özgür yapmaktı.” diyor. Gencebay şarkıları arasından en çok ‘Hor görme garibi’ isimli parçasını seven İtalyan öğrenci, müziğinin güzel ve sözlerinin etkileyici olduğunu düşünüyor.

Bir İtalyan ülkesinden kalkıp Türkiye’ye gelmiş ve bir isim üzerinde tez hazırlamış, üzerinde çalıştığı kişiyi merak etmez mi? Elbette eder. Lorenzo Tabacchini de, iki yıl önce Gencebay’la görüşmek için talepte bulunmuş. Fakat o dönemde sanatçının rahatsızlığı nedeniyle görüşememişler, bir daha da üstelemek istememiş. Tabacchini’nin Türkiye’de çok şaşırdığı olay ise arabeskin dışlanması olmuş. Bu müzik dışlanırken, daha kalitesiz yapılan pop müziğin tam zıddına itibar görmesine de bir anlam veremiyor.



Barış için oruç tutuyor

Arabesk üzerine tez hazırlayan Lorenzo Tabacchini, gitar çalıyor ve ney üflüyor. Aldığı eğitimden dolayı Türkçe ve Farsçayı rahatlıkla konuşuyor. İran şairlerinden Hafız ve Sadi, Türk yazarlardan ise Orhan Pamuk ve Latife Tekin okuyor. Türkiye’de kaldığı üç ay içinde Endonezya, Filipinler ve Vietnam’dan gelen gençlere Türkçe öğretmiş. Pasifik Ülkeleri ile Sosyal ve İktisadi Dayanışma Derneği (PASİAD) bünyesinde çalışmalar yapan Tabacchini, Endonezya’da bir Türk kolejinden Türkçe öğretmenliği için teklif almış, fakat kararını henüz vermemiş. Türkiye ve Türkçeyle ilgili çalışmalar yapan Tabacchini’nin bir özelliği daha var.

O da Ermeni Patriği Mutafyan gibi, ‘dostluk ve barış’ orucu tutuyor. “Şimdi din çatışmaları var, zor bir durumdayız. Bu barış için bir adım bence. Adına barış ve dostluk orucu da diyebiliriz. Ben Hıristiyan’ım ancak diğer dinlere de saygı göstermemiz lazım. Hatta bu saygıdan öte bir şey. Sonuçta tek bir Allah var, aynı Allah’a inanıyoruz.” ifadelerini kullanıyor. Ramazan ayını ve bayramları, insanların ve aile fertlerinin bir araya gelmeleri açısından Noel’e benzetiyor. Ramazan ayında Türkiye’de bazı insanların oruç tutmaması ve Ramazan ayında sokakta yiyip içmelerini de garipsemiyor.

Gerekçesini de şu sözlerle açıklıyor: “Bazı insanlar oruç tutmuyorlar. Bu normal. Her ülkede böyle. Her ülkede dindar veya daha az dindar veya dinsiz insanlar var. Din düşmanı insanlar da var. Çok garibime gitmiyor doğrusu sokakta yiyip içenleri görünce. Her iki taraf için de hoşgörü lazım diye düşünüyorum.”

http://turkuaz.zaman.com.tr/?bl=1&hn=5648&sy=20061015

User avatar
serhat_izmit
Kıdemli Üye
Posts: 325
Joined: 28 Jul 2006, 21:54
Location: Kocaeli

Re: Napolili Hayranının Tez Çalışması..

Post by serhat_izmit » 24 Oct 2006, 22:11

İtalyan araştırmacı wrote: ‘Türk arabesk müziği, Orhan Gencebay ve felsefesi’ üzerine bir çalışma yapan İtalyan Lorenzo Tabacchini......


Araştırmasının başlığında birbirine zıt kelimeler yer alıyor.

Ama Türklere olan sevgisini takdirle karşıladım. Yabancı öğrencilere Türkçe öğretmesi, Türk yazarlarını okuması; bizi tanımaya ve tanıtmaya çalışması gerçekten çok güzel.

Ramazan'da da bizlere saygılı, hoşgörülü davranmak için oruç tutmuş. Hoşgörü ve saygı için... Ramazanda bu saygıyı göstermeyen bir çok "vatandaşımızla" karşılaştım caddelerde, sokaklarda... Bir İtalyan'ın böyle davranması ne kadar güzel, kendisini kutluyorum.
"Yaptıklarım Türk müziğinin devamıdır."
"Müziğime arabesk denmesi çok saçma..."
Orhan GENCEBAY

User avatar
yasakresim
Kıdemli Üye
Posts: 889
Joined: 17 Jan 2005, 17:25
Location: İzmir-Tekirdağ
Contact:

Post by yasakresim » 25 Oct 2006, 12:14

İlginç bir durum...

Valla hem iyi hem kötü yönden söylenecek çoook şey var da... Neyse, ben birşey demiyorum...

Kısaca

Gencebay’ın müziğinin çıkış noktasını ‘insanlık felsefesi’ ile tanımlayan Tabacchini, “Orhan Gencebay, insanlığa çok büyük önem veriyor. Taştan farkımız bu diyor. Hem de mutluluğa kavuşabilmek için acıya önem veriyor. Ama karamsar değil.” ifadelerini kullanıyor.


arabeski ‘Akdeniz tarzı bir müzik’ olarak tanımlıyor ve kendi ülkesindeki müziğin, Yunan müziğine, Arap müziğine ve Türk müziğine ve bunların da birbirine benzemesini doğal karşılıyor.


kendi bölgesinin arabeski olan ‘neo-melodico’ya benzerliğinden dolayı arabesk üzerine çalışmaya karar vermiş.


Orhan Gencebay’ın orijinal ve bağımsız işler yaparak diğer sanatçılar için de örnek olabileceğini, ama sonraki sanatçıların bu örnekten ders almadıkları, bu yüzden arabeskin kalıplaştığı iddiasını ortaya atan Tabacchini, “Halbuki Orhan Gencebay tam tersini yapıyordu. En kalıplaşmış tarzın aksine, hedefi müziği özgür yapmaktı.” diyor.


Tabacchini’nin Türkiye’de çok şaşırdığı olay ise arabeskin dışlanması olmuş. Bu müzik dışlanırken, daha kalitesiz yapılan pop müziğin tam zıddına itibar görmesine de bir anlam veremiyor.


gibi çok önemli, takdir edilebilecek, üstüne parmak basılacak ifadeleri var.

Orhan Gencebay'ın müziğine 80'lerde Timur Selçuk da "Akdeniz tınısı veren bir müzik" demişti, hatta bu müziğin bizi Eurovision'da temsil etmesi gerektiğini, Akdeniz Müziği olarak Türkiye'yi en iyi temsil edebilecek ismin Orhan Gencebay olduğunu söylemişti.

Şimdi de bir İtalyan öğrenci, bir İtalyan tarz olan neo-melodico ile arabesk denen çalışmaların benzerliğini tespit ediyor.

Burada Orhan Gencebay'ın "Adriyatik'ten Çin'e kadar olan Türk kültürel coğrafyasının müziğini yapabilmek" fikri ve ideali bize birşey hatırlatmıyor mu?...

"Adriyatik" derken, bu söz zaten İtalya'yı kapsıyor. Orhan Gencebay'ın aynı zamanda Türkoloji, özellikle ön-Türk araştırmaları ile ilgilendiğini biliyoruz. İtalyan halkının ilk çekirdeklerini oluşturan Etrüskler'in bir ön-Türk halkı olduğundan zaman zaman röportajlarından bahsetmiştir.

"Akdeniz Müziği" dediğimiz tarzın önde gelen unsurları İspanyol müziği, İtalyan müziği, Yunan müziği ve Mısır müziği olarak sayılır. Türk müziği nedense bu unsurların arasında literatürde ön plana çıkartılmamıştır. Halbuki Türk müziği tarihî ve kültürel zemin olarak Orta Asya'lı, Orta Doğu'lu olduğu kadar Akdenizli'dir de. Orhan Gencebay'ın, arabesk adı verilen çalışmalarıyla Türk müziğinin Akdeniz Müziği yönünü tekrar ön plâna bilinçli şekilde çıkarmaya çalıştığını düşünüyorum. Zira, arabesk denilen çalışmalarında, Mısır müziği, Yunan müziği ve İspanyol müziğini Türk müziği içinde son yarımyüzyılda ilk defa kaynaştıran çalışmaları Orhan Gencebay başlatmıştır ve ilerletmiştir. Ülkemizde Akdeniz Müziği dendiği zaman genelde dar bir kapsamda ele alınıyor, ağırlıklı olarak Yunan müziği Rebetika unsurları değerlendiriliyor, meselâ bir zamanlar Yeni Türkü grubu çok anılırdı bu alanda. Ve bence her ne kadar Akdeniz Müziği kavramını Gencebay'ın anlayışıyla kıyasladığımızda daraltsalar da, müzik olarak işlerini iyi yaparlardı. Ama lâfı getireceğim nokta şu ki, Yeni Türkü'nün kurucularından Selim Atakan, Orhan Gencebay'ın birçok parçasının Akdeniz Müziği tarzı olduğunu (meselâ Yarabbim) söylemiştir.

Bugün bir İtalyan öğrenci çıkıp bu akrabalığı görebiliyor, bu tespitleri yapabiliyor ve arabesk denilen müziğin orjinlerini araştırabiliyorken, bizimkiler arabesk diye kestirip atmayı din iman edinmişler. Tabii, o İtalyan öğrenci gibi olabilmek için, önyargı kelepçesini kafalarından onun gibi çıkarmış olmaları, müziğe onun gibi akademik bakabilmeleri gerekiyor. Ancak o zaman hiçbirşeyin kestirilip atılacak kadar basit olmadığını görebilirlerdi.

Önemli bir başka nokta arabesk denen müziğin dışlanırken, ondan daha basit ve daha kalitesiz olan pop denen müziğin yoğun talep ve itibar görmesi. En azından arabesk kadar tu kaka edilmemesi. Sinir olmuyor muyuz arkadaşlar? "Iyyy ben arabesk dinlemem" deyip Serdar Ortaç, Hakan Peker, Hande Yener vs.vs. bilumum popçuları sanki Mozart dinliyormuş gibi gururla dinleyenlere sinir olmuyor muyuz? Bu pelteleşmiş beyinler bilmiyorlar ki, bu pop diye dinledikleri müziklerin %90'ı melodi ve alt yapı olarak arabesk denen müziğin getirdiği nimetleri sömürmektedir. (Bu lâfımı müzisyenler hemen anlamıştır).

Diğer önemli bir nokta, Orhan Gencebay'ın hedefinin orjinal, bağımsız, özgür müzik yapmak olurken, sonradan gelenlerin arabeski kalıplaştırdıkları tespiti. Bir İtalyan'dan böyle bir tespitin gelmesi müthiş. Biz de bunu anlatıyoruz. 70'lerin sonlarından itibaren ve bugün gerçek anlamda arabesk diye dinlenen müzik, Orhan Gencebay müziğinin yozlaştırılıp donuklaştırılmış, kalıplaştırılmış halidir. İşte biz Gencebay müziğini arabesk müzikten özünde bu noktada ayırıyoruz. Ve bu noktadan yola çıkarak çok şey söyleyebiliriz, ki onca söylediklerimiz de özünde bu noktaya varır.

İşin ironisi, bir İtalyan'ın bu tespitleri yapabildiği halde, Orhan Gencebay müziğini ifade ederken "arabesk" demesidir. Diyecek başka bir şeyi yok ki!... Bizimkiler sağolsunlar, ansiklopedilerde, dergilerde, yayınlarda Gencebay müziği hakkında arabesk aşağı arabesk yukarı demekten başka birşey yapmıyorlar on yıllardır. Biçare İtalyan başka ne desin? Eminim kendisi de bu tespitleri yaparken Gencebay müziği ve arabesk ikilemine düşmüştür ve düşüyordur, fakat olayın bu kadar içine dalmış olmasına rağmen yine de oldukça "dışarıdan" baktığı için yaşadığı kafa karışıklığına bir çözüm bulması zor.

Birşey demiyorum dedim ama çok şey dedim yine galiba :roll:
::::::
Image
"Türk ulusunun, yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif bilimdir."
Atatürk, 1933

User avatar
sabır taşı
Kıdemli Üye
Posts: 1179
Joined: 26 Jan 2005, 18:32
Contact:

Post by sabır taşı » 25 Oct 2006, 14:06

soner görüşlerine katılıyorum...eyvallah..

şunu diyebilecegim bende haber hakkında..

sen; kendini tanıtmakta ve tanimlada sorun yasarsan muhataplarına karşı, seni tanimak isteyenlerinde işini zorlaştırırsın..ister bu sorun iradenle ister kendi iraden dışındaki etkenlerden dolayi ortaya cıksın..


hakikaten zor bir olay. ama haberde sizlerinde belirttigi gibi önemli tespitler var..

ilerde gencebay daha iyi anlaşılacak inş...

bazı insanlar yasadiklari çağda degil daha sonra anlaşılırlar...çünkü içinde yasadıgı cagdan daha ileri seviye yasadiklari icin... sabır taşı
8) :oops: bu da benden olsun...

Gökhan76
Posts: 7
Joined: 26 Dec 2006, 06:28
Location: Almanya

Post by Gökhan76 » 27 Dec 2006, 01:33

Kusura bakmayin arkadaslar, bugün bu haberi bende ekledim önceden üzerinde duruldugunu görmeyerek-bilmeyerek. Gerci aklima takilmisti "Orhancilar böyle haberi kacirmazlar" diye... Forum ici arama yapmak istedim ama arama motoru göremedim-bulamadim? Bir cok haberi okudugum halde burasida gözümden kacmis... Benim ekledigimi moderatör arkadaslar silebilirler tabiki.

@yasakresim'e de haber hakinda yaptigi detayli ve ince yorum icin tesekkürler!

User avatar
yasakresim
Kıdemli Üye
Posts: 889
Joined: 17 Jan 2005, 17:25
Location: İzmir-Tekirdağ
Contact:

Post by yasakresim » 27 Dec 2006, 17:32

Berhudar ol gönül dostu...
::::::
Image
"Türk ulusunun, yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif bilimdir."
Atatürk, 1933

Gökhan76
Posts: 7
Joined: 26 Dec 2006, 06:28
Location: Almanya

Post by Gökhan76 » 27 Dec 2006, 22:35

(Baska bir foruma yine bu haberi nakletmistim. Orda yazdiklarimi buraya ekliyorum. @yasakresim kardesimizin yorumunu okuyunca yine aklima geldi...)

Lorenzo Tabacchini adli bu Avrupalinin Orhanci olmasi bence pek tesadüfi degil. Italyan, ve özellikle Güney Italyali, olmasi zaten Gencebay Tarzi'na mizaci acidan "otomatikmen" bir yakinlik duymasina kafi. Genelleme yapmiyorum. Ama Orhan Gencebay'in gelistirdigi müzik tarzi daha cok "sicak kanli" insanlara hitab ediyor. Iklim "oryantal" (sarki) veya "latin" veya "mediterran" (akdeniz) veya bunlarin sentezi. Zaten Tabacchini'de Gencebay Tarzi arzi hakinda ‘Akdeniz tarzı bir müzik’ derken buna dikkat cekiyor. Internette görmüstüm (simdi net olarak nerde oldugunu hatirlamiyorum); büyük ihtimal Latinamerika ülkelerinden birisinde cekilmis bir foto... Kapali bir mekan olsa gerek, bir orkestra esliginde sarki söyleyen insanlar ve mekanin bir duvarinda 70li yillardan bir Orhan Gencebay posteri... "Orhan Gencebay Dünya'ya acilamamistir" tekerlemesini yalanlayici bir enstante. Malesef bu konuda bugüne kadar Türkiye'de fazla ciddi arastirmalar yapilmamistir. Böyle bir ciddi alakanin bizzat Bati'dan gelmesi ayri bir güzellik.

Kuzey Avrupa'da biraz daha zordur Gencebay dinleyicisi bulmak. Bu acidan Lorenzo Tabacchini'nin "Arabesk tam Avrupalıların hayallerindeki Türk müziği." demesini biraz abartili buluyorum. "Avrupali" derken bütün Avrupa'yi kastediyorsa eger. Tabi Kuzey Avrupa'da da oryantal müzik tarzina ilgi duyan, dinleyen ve bu yönde calismalarda bulunan müzik severlerde var. Yine de (bence) "mizac meselesi" agir basar.

Tabacchini'nin "Gencebay olayi"na akademik seviyede yaklasmasina dair bir baska isbat ise “Arabeskte tasavvuftan gelen bazı şeyler var" demesinden anlasiliyor. Mesela "Bir teselli ver" parcasi... "Dua" veya "Allah'a yönelis" olarakda okunabilir-dinlenebilir. Zaten klasik tasavvufi sanat tarzi (hikaye, siir, müzik) "cift boyutlu" bir karaktere sahip. Orhan Abinin biografisinde "Ailesi tasavvufa yakindi" seklinde ifadeler de gecer. Ne kadar dogru bilemem tabi. Ama müzik egitiminde aile ve ailesinin yakin dost cevresinden ne kadar faydalandigi malum. "Fikir ve estetik zevk" temellerini de bu kaynaktan aldigini (ve devamli gelistirdigi) düsünmek pek yanlis olmasa gerek.

Kuzey Avrupa, Sark müzigi ve Tasavvuf derken, aklima geldi... Avrupa'da (Latin bir mizaca sahip olmadan, asil kaynagi Kelt halklarinin folklörüdür) Islam Cografyasi müziginden etkilenen ve gayet orjinal eserler ortaya koyan bir müzisyen Loreena McKennitt'dir. Mesela "The Mystic's Dream" adli parcasindaki ney nefesi (ki Hiristiyan Kilise Müzigi ve Tasavvuf Müzigi sentez edilen bir parcadir) veya "The Book of Secrets" adli albümünde "Prologue" (mukaddime) adli eserinde sark müzik geleneginden cok seyler almistir. McKennit Türkiye'yi de yakindan taniyan biri. Son albümü 2006 sonbaharinda cikti, yine sark-oryantal agirlikli veya temali parcalarla.

McKennitt'in resmi internet sayfasi (Türkce bölümü mevcut):

http://www.quinlanroad.com/

User avatar
sabır taşı
Kıdemli Üye
Posts: 1179
Joined: 26 Jan 2005, 18:32
Contact:

Post by sabır taşı » 31 Dec 2006, 11:36

eyv...gönül dostu..

User avatar
yasakresim
Kıdemli Üye
Posts: 889
Joined: 17 Jan 2005, 17:25
Location: İzmir-Tekirdağ
Contact:

Post by yasakresim » 31 Dec 2006, 18:03

Tebrik ederim, gayet iyi kaleme alınmış bir yazı.

Forumun adresini vermende bir sakınca yok, biz de takip etsek iyi olur.
::::::
Image
"Türk ulusunun, yürümekte olduğu ilerleme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, pozitif bilimdir."
Atatürk, 1933

Post Reply