YÜREĞİM GÜL YETİMİ...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

YÜREĞİM GÜL YETİMİ...

Post by baytunca » 09 May 2007, 09:32

Sen gönül dağımın doruğunda,
dört mevsim solmayan sevdiceğim,
sen benim gül yetimimsin,
bir de şu sevdalı yüreğimin,
içinde öksüz kalmış,
en derin vadisinin, en dibinde,
sevdamız ağlar durmaksızın,
sana bütün rüzgarlar,
ezgi olurlar nota nota,
söylenirler yüksekten uçan,
kuşların dilinden,
sarı yapraklarınla,
yalnızlığını paylaşırsın doruğun,
ve sen hep beyaz giyersin,
sen beyaz gidik çe de,
kanımın kızıllığı aka döner,
damarlarımı yan yana eklesem derim,
bilmem kavuşurlar mı sana,
dört mevsim kefenini çıkarmazsın,
oysa bir çıplaklığını sersen,
ovadaki her renk,
güzelliğinin gölgesinde kalır,
yağı erir bir de iyiden iyi,
sevdalı canın,
sahipsiz mecnuna döner,
içindeki leylayı çıkaramaz içinden,
sahraların kumu kadar,
bulanır hasretlere vayy, gönül, vayy,
ne hallere şüşmüşsün de,
sevdanı söylemek ölümden öteye kalmış...

dağ çiçeğim,sen yağan karın,
kardeleni,
güneşin bile üşüttüğü yarim,
nazlı kavuşmazlığım,
sen içindeki gök kuşağını,
bir çıkarırsan eğer ki,
aşılmazlık vadisinin üstünde,
taç yaparız gök kubbenin başına,
sen bir elinle tutarsın,
ben bir elimle o sevda kuşağını,
gereriz perde perde,
hasretlerin önüne,
ve bir saç lülesi gibi,
saçlarının lülesi gibi yani ki,
pırıltısını yansıtırız,
bir saçının teli gibi,
umudun gününün en sıcak,
en tepede olduğu anda,
ve inceliğidir biliriz aşk,
o saçının teli gibi,
ayrılıklar anlamasa de,
okşanırken o saçının ışıyan teli,
sevdalı, ateşe düşmüş ellerimle,
bir milyon,
bilinmeyen ışık düşer, gök kuşağının üstüne,
gök kuşağı utancından,
güneşten yanmak için infazını ister,
ve artık ne bulutlar sırıtır,
bu sevdalı başımda,
ne yağmurlar ağlar olur yalnızlığıma,
gelsen yanıma,
yetim, öksüz bu gönül,
analı, babalı büyür de yaşar,
öksüz ve yetim ölmez olur sevdiceğim...

gelsen de,
gözlerinden kevser ırmağını akıtsam,
içimdeki yanardağın üstüne,
bu sevda çığlığına içirsem doya doya,
vuslatın göz yaşlarını,
hasretimi, özlemlerime katlattirsem...

gel hadi, düş te gel artık,
sen güllerin en yetimi,
en öksüzü yürek yaram, sevdiğim,
üşüme öyle o dorukta yalnızlığınla,
bir ömür dediğini de ne kadar sanırsın sen,
getir gözlerindeki arzularını,
çığlık çığlığa şarkım eyle,
düşür içimdeki vadinin o en derin dibine,
seviyorum diye bir haykır,
kık yıl yankılansın o vadi,
hasretler, bin yıl giremesin o yurda,
seviyorum demek onca mı zor ki,
diyorsun ki, dile mi kolay,
bu gönül sevda yoluna içinden çıkmış senin,
bir köprü bekler gönülden gönüle birleşen,
ve ayrılık var oldukça aramızda,
yürekler dillerini yutacaktır,
gözler gözlerin içinde kaybolacaktır,
ne yapsam dağ çiçeğim hadi sen söyle,
gönül biçare, can ölüme yolcu,
sen seviyorum demedikçe,
bana bin ömür olsa yetmez,
neyler gayri bu can, neyler bu gönül...

08.05.2007 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır

Post Reply