AYRILIĞIN İZLERİ ELLERİMİZDE...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

AYRILIĞIN İZLERİ ELLERİMİZDE...

Post by baytunca » 02 Jun 2007, 19:20

Ellerine sorma ayrılığı,
tadı buruk bir sızıdır,
kılcal damarlarında,
kanı ağlar da,
dışardan gören anlamaz,
artık konuşmak dilde kaldı,
ilk içtiğin kadehin,
unutulmaz sarhoşluğu olup,
sonrasında yaşamının,
dile ne en güzel şarkı diyeceği,
ne dudaklarına dokunurken o dil,
arayacaktır ilk öpüşlerde kalan izini zevkin,
dil masum bir hapistir hep,
gönül söyletmezse konuşmaz,
acıyı ve tatlıyı en iyi bilir de,
emretmezse yürek,
asla diyemez,
tadını sevdanın,
can ölüp,
dil ki, ta çürüyene dek,
her yanından çok,
o en sadık uzvun olup,saklayacaktır
işte gözleriniz,
gönülün içindeki yaranın,
sızısını gören gözleriniz,
kirpiklerinizin şebnem tomurunda,
şakaklarınıza damlayan,
bir ayrılık pınarının gözesi,
kirpiklerinizdir daim,
bırak ayrılsınlar,
gönülden önce,
gözlerdir her birinizin,
ayrı yönlere gidişini gören,
gözbebeklerinizde kalmıştır,
gönül yaranız,
gönülden önce...

varmı ki solmanın acısını bilen,
gülden önce,
bülbül dalın sallanışını,
rüzgarın ettiğini bilir de,
hasret yeline gücü yetmez,
bir ölümdür kalan bülbüle,
içinin bahçeleri viran,
bülbül göçmen olmaya zorlanmıştır,
yaratılışının doğasına aykırı...

ve sonunda olan oldu,
gözyaşlarımız bile soldular,
gözlerimizin içinde,
bundan sonrası,
sevincimiz olsa bile,
bir hüzün rengi hep karışacaktır,
gizli gizli,
kim bilir ki ayrılıklar,
bir kez yaşansa bile,
gözyaşının içinde zehiri durur hep...

işte sonu sevdanın,
suçsuz birinin mahpus edilişi yıllarca,
özgürlük dediği sonun,
aslı ölümdür,
ayrılıktır adıysa,
masumluk mahpus yatmıştır,
ecelin buruşukluğu içine düşünceye dek,
bir eser değildir ama,
yinede,
bir yüreğin duvarına asılacak,
bir resim kalır içimizde aşk,
hayalden bir vuslatı çerçeve ettik hasrete,
yalnızlık bizi yaşadı ezgin ezgin,
şaşırdı çektiklerimize,
ümitsizlik eşi etti zoraki,
ümitsizliği,
sen gelinin anası,
ben damadın babası oldum tükenişin...

ya nasıl dayanmışız bunca kahıra,
ve susmuş bizimle hep,
çaresizce zamanın bütün mazisi,
bizi kendine acılar için mal etmiş,
bizden beter olmuşta,
bir mahçup renge bürünmüş,
şimdi özür diler gibi bizden,
üzgün üzgün koptuğu yerde durur...

anladık değil mi, canımcan,
yalnızlık yazımızmış bizim,
yazılmış alnımıza,
ikimiz de,
doğmadan önce...

ben senin olduğun yerdeki,
yeşil giymiş vakur dağları özlerim hep,
gözlerinin renklerine hayran dağları,
sen buradaki denizleri özlersen eğer,
olduğun yerdeki gökyüzüne bak,
denizi ağlamışımdır ben,
gökyüzüne sürmüşümdür gözlerimi,
bundandır işte,
damlalar bulutların rengindendir,
bundandır mavidir gökyüzü...

çıkıp tutmayı düşlersen eğer,
beni düşün o an,
belki anılar yağar da serinlersin,
gözlerin ıslanırlar da,
ağladığını da bilmez kimseler...

02.06.2007 Kartal
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır

Post Reply