YAŞAMDA YOLCULUK...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

YAŞAMDA YOLCULUK...

Post by baytunca » 09 Aug 2007, 17:25

Yaşam hepimize,
yeni oluşan bir evren,
ve üç günlük bir yoldur,
hazırlık bir günü,
yol almak ikinci günü,
varmak,
ya da yolda kalıp kaybolmak,
son günüdür...

üç öğünlük karın tokluğudur yaşamak,
gençlik,
bir dişi ve ya erkek aslan yavrusunun,
beslenmesince özenli,
orta yaşlılık,
yılların havaya savrulan tozunun ,
başımıza yeni yeni düşmesidir,
acıdan-tuzludan,
kaçmanın mahçubiyetine,
alışmak kadar iç burkucudur,
yaşlılık dediğin se,
ölümü kucağında taşımak her an...

ve ben insanları,
ikiye ayırırım daima,
mutluluğu tadanlar,
ve tadamayanlar diyerek,
birincisi,
petekteki bir arının,
yaptığı balında ölmesi,
ecirine cürümü kendi düşürmesidir,
vuslatına zehir içirmesi kendi eliyle...

ve öteki,
bir kovanda arı olmadığı halde,
karşı bir yüreğin,
balından yüreğine sürüp,
yüreğindeki sevda sırrıyla,
balından bal eylemektir,
vuslat ile sevdiğine doyulmaz bir bal...

ve yıldızları vardır gökğün,
sayısız ve büyüklü, küçüklü,
sevdaları çeken gönüllere,
az gelir evrendeki yıldızlar,
ama,
bir sevda ile bir gönül,
dolar da taşar dışına...

ve ümitleri vardır her kulun,
hele ki sevenlerin ümitleri,
karadeliklere düşse,
içini aydınlatır, sırrını çözer,
ve hasretleri vardır insanların,
geceler kendini,
büsbütün onun rengiyle boyarlar,
evrenin ümitsizlik düşen yerleridir,
ve bahtlarının karasıdır o yerler,
sevdalıların bahtlarının karası...

ve anıları vardır her insanın,
anılar ki,
sanki dağ başında yalnız kalmış gibi,
hararetle aranılan,
ve sigarasını o dağın başında yakmaya,
sevdiğinden ödünç alınmış,
bir çakmağın ateşi kadar kıymetli,
aranılan,
muhtaç olunan anlık ateş,
anıları vardır sevenlerin,
yüreklerinin hayatının,
en başı sayılan yerinde,
sanki bütün gecelerde,
yarı yarıya paylaşılan,
ve aynı odadaki,
yataktaki tek yastık gibi...

anıları vardır ayrılıkların,
sanki hep iç cebinde taşınan,
tükenmez bir kalem gibi,
hep yanında,
ve de acıları da vardır her yaşamın,
bir ömrü yaşamış bir kulun,
bin ömrünü çürütecek kadar,
zehir zemberek,
kendini pahalıya satmış olan acılar,
acıları vardır ki vardır hani,
bilinen bütün acılardan farklı,
dilin tadım noktasından silinmeyen,
aklın, fikrin, düşüncenin,
kabul yerlerine asla sığmayan,
bir zakkum zehiri,
ve son yolculuğuna kadar,
içindeki trenin,
aynı kompartımanında,
kendisiyle yolcu olan...

09.08.2007 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
Yaşam hepimize,
yeni oluşan bir evren,
ve üç günlük bir yoldur,
hazırlık bir günü,
yol almak ikinci günü,
varmak,
ya da yolda kalıp kaybolmak,
son günüdür...

üç öğünlük karın tokluğudur yaşamak,
gençlik,
bir dişi ve ya erkek aslan yavrusunun,
beslenmesince özenli,
orta yaşlılık,
yılların havaya savrulan tozunun ,
başımıza yeni yeni düşmesidir,
acıdan-tuzludan,
kaçmanın mahçubiyetine,
alışmak kadar iç burkucudur,
yaşlılık dediğin se,
ölümü kucağında taşımak her an...

ve ben insanları,
ikiye ayırırım daima,
mutluluğu tadanlar,
ve tadamayanlar diyerek,
birincisi,
petekteki bir arının,
yaptığı balında ölmesi,
ecirine cürümü kendi düşürmesidir,
vuslatına zehir içirmesi kendi eliyle...

ve öteki,
bir kovanda arı olmadığı halde,
karşı bir yüreğin,
balından yüreğine sürüp,
yüreğindeki sevda sırrıyla,
balından bal eylemektir,
vuslat ile sevdiğine doyulmaz bir bal...

ve yıldızları vardır gökğün,
sayısız ve büyüklü, küçüklü,
sevdaları çeken gönüllere,
az gelir evrendeki yıldızlar,
ama,
bir sevda ile bir gönül,
dolar da taşar dışına...

ve ümitleri vardır her kulun,
hele ki sevenlerin ümitleri,
karadeliklere düşse,
içini aydınlatır, sırrını çözer,
ve hasretleri vardır insanların,
geceler kendini,
büsbütün onun rengiyle boyarlar,
evrenin ümitsizlik düşen yerleridir,
ve bahtlarının karasıdır o yerler,
sevdalıların bahtlarının karası...

ve anıları vardır her insanın,
anılar ki,
sanki dağ başında yalnız kalmış gibi,
hararetle aranılan,
ve sigarasını o dağın başında yakmaya,
sevdiğinden ödünç alınmış,
bir çakmağın ateşi kadar kıymetli,
aranılan,
muhtaç olunan anlık ateş,
anıları vardır sevenlerin,
yüreklerinin hayatının,
en başı sayılan yerinde,
sanki bütün gecelerde,
yarı yarıya paylaşılan,
ve aynı odadaki,
yataktaki tek yastık gibi...

anıları vardır ayrılıkların,
sanki hep iç cebinde taşınan,
tükenmez bir kalem gibi,
hep yanında,
ve de acıları da vardır her yaşamın,
bir ömrü yaşamış bir kulun,
bin ömrünü çürütecek kadar,
zehir zemberek,
kendini pahalıya satmış olan acılar,
acıları vardır ki vardır hani,
bilinen bütün acılardan farklı,
dilin tadım noktasından silinmeyen,
aklın, fikrin, düşüncenin,
kabul yerlerine asla sığmayan,
bir zakkum zehiri,
ve son yolculuğuna kadar,
içindeki trenin,
aynı kompartımanında,
kendisiyle yolcu olan...

09.08.2007 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır

Post Reply