SEN CEMAN DUYGULARDA...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

SEN CEMAN DUYGULARDA...

Post by baytunca » 14 Jul 2008, 09:48

Her şafak sökende
dünya gecenin mantosunu çıkarır
atar üstünden
güneş tan yerine
ateş köpüğü sürer
ışık bir kez daha
dağların zirvesiyle selamlaşırken
toprağın rengine sarınır sıcak
nemine katar yaşam kendini
ve yıldızları
siler birer birer
bir çocuğun elindeki silgiyle
kara tahtada
biten bir dersin
hiç yapılmamış sonu gibi
öğrenmenin
kendine yeni bir renk
edindiği an
o an mor menekşeler
asıl rengine kavuşur
yaylalar çok desenli
fistanlarını giyerler
gelincikler
ak-kırmızı yüzleriyle
rüzgarın gizli elleriyle
aşk ile selamlaşırlar
uyanmışsındır
yeni günün adına
selam sana sevdiceğim
kırmızı gül dudaklarına
dudaklarımdan
yangın kızılı selamlar
ve işte iki badem çiçeği
düştü bütün gözlerinden
bakışlarından aktı
bütün akan akmayan sulara
akan sular gözlerin oldu akıyor
durgun sular gözbebeklerin gibi
oynak, dalgalı
yüreğimde çırpınıyor
ve benim gözlerim
gözlerinle birleşmeye
kendilerini bütün sulara atarlar
gözlerimin şekli
dalgalarda halka halka
boğulana dek
su gibi bakışlarında
çırpınmalarına doyamam
gözlerimin gözlerinde
boğulması
gözlerine karışması ne güzel
bilesin ki
gözlerim gözlerinle ölmeden
ölüm bile ölüm değil
bir nedene gömülmek olmazsa...

şu dağları
ferhat gürz ile değil
şirin bir düş ile kavrayıp
duygularıyla deldi gönül
yüreğim kanını kattı
güneş terimi kuruttu
tuzu çıktı açığa yorgunluğun
göz göz, tane tane oldu
özlemi canın
dilde söz
sevda kapısına dayandı
avuçlarım kan ter içinde
avuçlarını sadakat dilerler
gönül geçti bir hamlede
mağmanın tam ortasından
mağma tutuştu
hangi dağı değil
bütün dağları
neresinden delseniz
dağ dayanmaz
dünyayı ortasından delseniz
arkası sana kavuşmakta son bulur
her noktadan...

nefesini hissettim
anılarımı zımparalar
yedi kat göğe solur seni
bütün duygularımın
en derin nefesleriyle
düşüncemin ciğerleri
yağmur çiseliyor
damlaları sen
seller akıyor
gürültüsü sürüklenişi sana doğru
çimenler, çiçekler yıkanır
paklanmak hep sen
serçe gülümser dalda
sesinde sen
kayalarda kartalın çalımındasın
kanatlarının altında
kalmış bütün ovalar
yeşil bir duygu halısı serilmiş
buğulanır toprak
bütün ovalar sen
yılan bile dokunmaz
zulumü kuyruğuyla iter bir yana
ihanet firar eder
manasını silerek
sen olmuş bir mavi dünya
kainatın içinde yüzer
etrafında yıldızlar dalga dalga
galaksiler
eteklerini uçurur boşluğa sevinçten
kıyılmaz düşündükçe
sonunun, hep bir daha
baş edilmesini düşünür akıl
zehir bile şimdi
adından utandı
kendini zehirledi
acı ölümün içinde kıvranır
zehir kendini içmiş
yarsızlığa kıyamamış
zulume dönmüş sırtını
zehir zehirken
belki bir dokunsam sana
zehirler bal kesilir
yürek yaralarında kanlar
kovan kovan tat akarlar
o benim dünyam desem
bütün sular
başlarlar yutmaya karaları
sana aşığım bilseler ki
ama bilseler ki kavuşamamışım
daha kötüsü
ağular umutsuzluklarımı boğarlardı
yıldızlar çarpışırlardı
tutar seni getirirlerdi
vuslatını soyar
koyarlardı vuslatımın koynuna
sararlardı
boynunu boynuna
hasretimiz asarlardı
bütün ağaçlar
ayrılıklara cellat olur
bütün dallarına
yaprakların
güllerin gözlerinin önünde...

04.07.2008 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır

Post Reply