KAPILAR, EŞİKLER, KÖPRÜLER VE YOLLAR...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

KAPILAR, EŞİKLER, KÖPRÜLER VE YOLLAR...

Post by baytunca » 01 Apr 2009, 11:31

Kapıların iki yüzü vardır ama riyakar değildir kapılar. Ön yüzü günün aydınlığına, gecenin karanlığına bakar. Güneşin gözleriyle karşı karşıyadır, ayazın soğuğu ile üşüdüğünü şikayet etmeden dimdik dururlar ömürlerince. Arkalarındaki dünyada yapay ışıkların önündeki sahiplerinin kişiliklerine ayrım yapmaksızın bir korunma duvarı olurlar kapılar. Seslerini duyar, sevinçlerini anlar, hüzünlerini yüzlerinden okurlar. Öfkelerinin işkencesinden geçerler, çarpılır, kilitlerinin dişleri dökülürce sarsılırlar, susmak, itaat etmek kapıların içlerine gömdükleri en büyük acı çektikleri zamanlarında bile menteşeleri birbirlerini kemirirken, kapılar hep kaderine ağlayan incecik cızırtılarla kendilerini teselli ederler. Eşikler her kapının önündedir. Eşikler kapıların arkalarında olup bitenleri bilmezler. Eşikler kapıları çalanlara, kapılara açanlara, kapılardan girenlere ve kapılardan çıkanlara baştan ayağa ilk tanık olurlar. Kapıların arkalarındaki olumsuzlukları eşiklere, insanlar geçişleri ile resmederler. Olanlara her zaman en doğru tanıktırlar kapılar ve eşikler. Kapılar geniş yüreklidir, kapılar açılıp açılmamamanın nedenini soramayacak emirerleridir. Her ne kadar yüzlerdeki ifadelerin resim galerileri kapılar olsalarda, eşikler son noktanın konulduğu yerlerdir... Yollar, hiçbiri kendisini yapanı bilmezler ama, hepside bir yerlere varmak için uzanırlar. Kavuşmaların en temel aracı olduklarının bilinciyle onurlarını yalnızca birbirleriyle paylaşırlar. Yollar yolcularının ayakları altına bazen toprak, bazen asfalt, bazende bir patika olarak dünyanın her yerinde aynı adla, aynı amaçla kurulmuşlardır. Kimisinin kenarlarını kilometre taşları süsler, kimisinin ise kır çiçekleri. Kimi yollara aşık olunası, görkemine, güzelliğine sevda çekilesi leylalar derim, ama onların bu şaşaasını hep küçücük ama illede sen diyen bağlantı yollarına ise mecnun derim. Kopuklukların düğümü olan köprüler, kavuşmaların kulaçlarıdır. İnsanın duygularının temel taşlarıyla örülmüştür köprüler. Bazende çelik ile inşa edilmişlerdir. Zorlukları, aşılmazlıkları aklın ve güzel düşüncenin bilincine yerleştirir bu köprüler. Mutlaklık sevdikçe, aşılmazlığı aşabilmek için, yüreğin ve düşüncenin ortaya koyduğu bir gönüller birliğidir köprüler. Işık bile yansıdığı yerden bir başka yere düşerken, aslının içinden çıkan kerem ateşi gibidir. Yapaydır yansıma ama, gerçeğin soyundan gelmedir, ilahi bir kudretin aksidir her yansıma. Aynalar ışığı almadıkça, ardındaki sırlarına rağmen yüzlerine düşeni resimleyemezlerdi. Karanlığı bu nedenle yaratmış yaradan, ışığın varlığını bilmek için, ışığı bu nedenle zıt etmiştir yaradan, her şey karanlık olsaydı ışığı tanımaya gerek kalmazdı, ya da her şey ışık olsaydı, karanlığın içindekilerini düşünmeye gerek kalmazdı... Köprüler çarelerin bittiği, umutların uçurumlara dayandığı yerlerdedirler, kavuşmanın tamamlanmasını sağlarken, köprüler bazen uçurumlardan uçmaya, bazen de derin sulardan boğulmadan geçmeye yararlar, yani hülasa kavuşmaktır işin özü. Herşey zaten kavuşmak için değilmi ? Yaşama başlamak, ölüme kavuşmak, ölüme kavuşmak, yaradana kavuşmak değilmi zaten. Yollar ayakların ağırlığından aşınmazlar, güzel maksatlar için var olduklarını düşündükçe, yollar yol yerine koyulmamaktan aşınırlar. Yollar maksatların güzel ağırlığıyla gelişir, mutlu olurlar, amaçlarına yalnış adımlarla üzerlerine basanlardan dolayı yürekleri acı duyar, çatlar, yıpranırlar yollar. Güzel duygularla uzun ömürlü olur yollar, vuslatları sessizce paylaşırlar yollar. En kestirme, hatta en patika olanı, bir dağın eteğinde semah dönerek dolanır, yollar dağların ardını insanlardan önce görürler. Hep bir yakınlığın örneğidir yollar. Ormanların içinde geceler iki kat kararır, Yollar ormanlar içinde daha yalnızdır, ama korkmazlar, ağaçlar etrafında başlarını yaradana döndürmüş, altlarındaki yolların ilahi dostudur. Ayakların sahipleridir yollara borcu bitmez olanlar, ayaklar değil. Varmak, yada geriye dönmekte yolların engeli, ksusru yoktur. İnsanların izlerine değil, amaçlarına aynadır yollar. Yollarda izler kalmaz, tabiatın koşulları kalan izleri kaderin eliyle siler daima, İzlerin aslında ya karar, yada kararsızlık vardır. Maksatlar düşüncenin içinden ayaklara komutadır. Gitmek yada kalmak, giderken dönmek ayakların muhakemesi ile olmaz. Aslında yolda giden bir bakıma ayaklar değil, kafalardır bence... Olumsuzluklarımızın sitemlerini ne yollara, ne dağlara, nede kapı yada eşiklere yazarız. Onları kaderimizin sayfalarına yazar, alnımıza yapıştırırız, belki kimse dışarıdan bu yaftayı alnımızda görmez ama, yüreğimiz her satırına vakıftır... Yolları hep iki baş diye düşünürüm, maksatlar onların iki ucunu ya düğümler, yada açık bırakır her zaman. Yolların ortasına bina yapılmaz, Kenarları, sınırları olması, kenarlarında yeşilliklerin olması anlamlı kılar yolculukların mola zamanlarında, duygulara renk katar. Yol yol olduğunu anlar, doğruya gideni olan yolcusu oldukça mutlu olur... Yolun sonundaki olumsuzluklarımız bizim içimizdeki kader yolumuzun üzerinde kalan yıpranmalardır. Yüreğimizdeki yollar belkide dünyanın bütün yollarıdır. Eksik yanlarımızın izlerini bırakmak yolların gizli ağlayışırdır... Yolları sonlarımıza tanık göstere bilseydik, çoğunun deprem görmüş gibi çatladığını, yıkıldığını görürdük...

Her yolağı bir yola bağla ki, gideceğin yere anlamla bir adım atasın, bilincindeki yollar mutluluklara varır olsun, yolların açık olsun yaşamın boyunca... Ama her yolun en ince planını önce aklınla çizmelisin budur asıl mesele...

01.04.2009 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır

Post Reply