Orhan Gencebay Forumları

Taze çiçek açar mı senin gönlünde Ormanlar yanarken benim gönlümde Ak gelinlik giyip te günün birinde Sen gelin olduğunda, ben topraktayım... Yaşarken zemherilere döndü sevgimiz Hep yarınsız, ümitsiz kaldık ikimiz Düğün dansını çalsa bile şarkımız Ben namede, notada tükenmektayim... Gülüşün asılsın ...

Sen hem yıldızlar kadar uzaktasın, hem de nefesim kadar içimde, hep seninle aynı havayı soluruz da, yine yokluğunun boşluğunda boğulurum nedense... sen bana beni getirdiğin zaman, benden de kendini alıp gidebilirsin, bendeki kendini alıp gittiğin zaman, kendindeki beni geri bana verirsin, ama, ikimi...

Bende bir gönül var yarısı sensin Yürek işte bunun için sevinsin Sen uğur böceğim, can içre cansın Güzellik kaç para aşk olmayınca... Yürü vefam yürü vefasız kaçar Tutmazsan kolundan kalırsın naçar Kara gün ayrılık zor gelir geçer Taze gün kaç para yar olmayınca... Sığınmış sinene bir kara bağır Düş...

Aşkın kervanıyla kaldım çöllerde, Leylası yok, vahası yok, suyu yok... Mecnun olmak nede zormuş meğerse, Ömrümü yer, haftası yok, ayı yok... Bulanmış içimde hasretin deniz, Tükenmiş ümitler solmuştur beniz, Leyla canı ölüm bilmiş gideriz, Vuslatı yok, düğünü yok, toyu yok... Hayalin taam'ım, aşkın i...

Karayel esiyor saçlarım tarumar gömleğim kırışık adımlarım ölçüsüz bir milyon ton sensizlik içmiş gibi yalpalıyorum... camlar yerlerde kırılmanın anlamını haykırırlar kırılmak düşer aslıyla kanımın rengine renginin en derinliğine ellerini sok kanıma ak ellerin kınalansın gelinliğine kuşak yap ayak t...

Gençliği engelsiz sıçrayıp geçtik Taş duvar çin seddi kanatsız aştık Kağıt, kalem, aşka mürekkep yürek Bir adım değil, o tek nefes yar ile... Düğününü kurduk çok hayallerin Çiğerinden içtik sevda yellerin Alasını seçtik bağda güllerin Zorun kızını aldık kalp nefer ile... Aramıza duvar ayrılıklarda G...

hep su içip, hava da yesem yine içimde sen büyürsün bir gönül çekirdeğindensin ama tende bir dünya can büyürsün... ateşin halini en iyi ben anlarım bilirim güneşe mecnunu atmıştır leyla gözlerinin alevinden içimde yanar dünya yokluğunun külünde ben kara zindan büyürüm... demini beklerken kaynar su ç...

Üreğim düşünceme sesleniy de hele bi bah keyfim yerinde mi lo ? oda deyiki valla heç görmemişem gurban var mıydı ele bişen senin ? de get lo bah gözlerim bağıriy aha şu heyal tıpkım ona benziy haniya lo aha sende gör, işte bulutlarda geziniy ula görmiymisen yoh gurban vallah görmiyem biliyem görmise...

Gam kervanım gider yükü sensizlik İlle hasretindir en ağır yanı Mecnun çölü bitti, sıra dağlarda Çekilmez ayrılık de çağır beni... Yılı aya böldüm, oniki zulüm Gelecek yıl sensiz dahada zalim Ömrü bir el koydum etmez bir dilim Ecelde yokluğun der bağır beni... Yılkı yılkı kuşlar uçtu göç ile Harmanl...

Alemi yaratmış yok destek, direk Deryalar dalgalıdır yoksada kürek Acıya göz bakar da, sızlayan yürek İlle bir bütün can vermiştir ister... Haneye koymuşsun ocak taşini Yakmazsan pişer mi söyle aşını Deryaya ulaşan her sel akışını Yağmurla rahmeti vermiştir ister... Kulu eker, biçer ama ekini Canı y...

Her şafak sökende dünya gecenin mantosunu çıkarır atar üstünden güneş tan yerine ateş köpüğü sürer ışık bir kez daha dağların zirvesiyle selamlaşırken toprağın rengine sarınır sıcak nemine katar yaşam kendini ve yıldızları siler birer birer bir çocuğun elindeki silgiyle kara tahtada biten bir dersin...

Gülücüğüm; senin gözlerin güneşten mi koptular ? Gülücük, senin ellerin Çukurova'nın pamuğu mudur ? Gülücük, senin dudakların Isparta'nın en güzel güllerinden toplanmış iki buket midir ? Gülücük, senin aşkın uğruna bu yüreğin içinde mahpus olduğunu bilir misin ? Gülücük, sana olan hasretim galaksimi...

Kurşun kalem ile künye yazılmaz Bir benim ölmem ile ordu bozulmaz Şehidim dünyaya kabrim kazılmaz Anam Cennet bizim değil mi zaten... Düştüğümüz topraktan gelir aslımız Tarihler ki şehidoğlu bilir neslimiz Koy olmasın kabir taşında hiç ismimiz Vatan namus, toprak değil mi zaten... Ecdadımın kanıdır ...

Su değil mecnuna, leylayı verin Gözleridir vahası, neyler çölü var Hurma dudaklarını öper doyarım Saçlarında çöl gününe tülü var... Kerem'im ateşi kardeşim eyleyin Aslı aşkla yanmışım, ateş neyleyim Vuslatım bir kül olmaz gönül eyleyim De rabbin aşkı ateş bilen kulu var... Ferhat'a demir dağ, şirind...

A bala dil hecelemeden İçinde kelam yoğrulmaz... Gündüzler gecelemeden Şafak doğrulmaz a bala... A bala sen boy atanda Gönlün canan dayatanda Gözün yar gözünü tutanda Yüreğin ikiye bölünür bala... Gözünün günahını el çeker Elininkini gönül çeker a bala Sözün yar adına sevap der Utangaçlığını dil çek...

Saçlarının her telinde, bir yorgun akşam güneşi uyur, yağmur ormanlarının üstüne serili, gün bitimi bir perdeyle, kahverengi sır çekili, ve gece nöbeti devralır, en zarif yeli tutar yıldızlar, yelpaze eyler dolunay bütün yüzüne, bu karanlığın içinde ya ben olsaydım, küçücük bir yel zerresince, saçla...

Ay düşünceliydi dün gece, denizin yüzünde uyuyordu, son halin aklıma geldi, nesli tükenen, bir son yakamoz gibi, ay girerken bulutlara, dalgaların sesi kalmıştı kumsalda, kayalıklar ortasında boş bir dünya, ve denizin sessizliğini tamamlayan, sanki evren dümdüz bir karanlık olmuştu, kaybolmuştu deni...

Yanağını öperken ateşti dudaklarım, Saçlarındı yüzüme sıçrayan kıvılcım, Kısa bir sevdaydı bizimki ama, ömre bedel, Ve sürüyor yüreğimde yine senden o yalım... Saçların bir top çam gölgesiydi ince boynuna, Yüreğimi aldığı an sevdan koynuna, Bir taze süt kokusundan sandığım tenine, Düştü bakışlarım o...

Gözlerimdeki kelepçeler, gözlerindir, ruhumu da tutukla ki, bari bütün hücrelerin, boş kalmasınlar... anılar kapılara demir sürgü, kol demiri şıkırtısı, karanlık bile korkuyor, içine düşmeye görsün, hasretinin, biliyor karanlık bile, hücrelerimdeki alemde, sensizliğin olduğu o alemde, yüreğim yatıyo...

Yıkılmş hasretten gönül duvarım, Ne sevdam var orda, ne de ben varım, Bundandır basıyor her an efkarım, Gözlerinde kaldım, kayboldum güzel... Aşkı nar, o benzer bir menekşeye, Adını yazmış yürek her bir köşeye, Can imiş bu canda, o yar herşeye, Haylinde kaldım, kayboldum güzel... Aşkımız hasretin kö...