Orhan Gencebay Forumları

Arkadaşlar herkesin düşüncesini okudum... yaklaşımlar ağırlıklı olarak Gencebay... Benim de ekleyeceğim hem sistem olarak ve hem de süratli çalma ve ritm... bu konuda sayın gencebay gerçekten üstad... Bu konuda bence 2. sayfada açıklaması olan Gaziantep'ten avatarı "İdam Mahkumu" olan arka...

Bir mektup gönderdim sevdiceğime, Satırda söz yanık, bende öz yanık... Bari bir ucundan yaksam dedim de, Kalem dedi, kâğıt benden az yanık... Gözlerini çizdim bu yüreğe ben, Pulu gözyaşım, zarf, gönül yaramdan, Parmak izlerime, parmaklarından, Akacak özlemim, tenden az yanık... Mektup yola çıktı bug...

Munzur suyu çağıl-çağıl akarken, Sevda benim başım yakmış; ne bilir… Anam kadın gözyaşını dökerken, Ümitlerim boşa çıkmış; ne bilir… Munzur’un üstünde sevda köprüsü, Ser verir sevdadan geçmez doğrusu, Ölüm değil, ayrılıktır korkusu, Ölümüne sevda çekmiş ne bilir… Munzur dağı ...

Gönül vermiş sevsin diye her kula, Aşk güzel de, ayrılığı nar etmiş... Yarin vefasız sa; çıkmazdır yolun, Bu da Allah işi, meylim var etmiş... Kiminin boyundan büyüktür derdi, Kimini bir lokmaya, bin diyar etmiş... Bileği bükülmez yiğit olsam ne, Gönlüm sevdalarda hep zarar etmiş... Varlığı yaratmış...

Bir gecenin içinde sen gülümcan, bir kaşın hilal, bir kaşını yay etmişsin, gönüllü seçilmişim, hedefin olmaya, ölümüne, sevdana, çiviler gibi, yüreğimi, yüreğine çakmışsın... gözlerin cevahirden fincan, bakışların acı kahvem, gönül içer, ben içerim, tükenmez, bu demektir ki, bir fincanın hatırı kırk...

Kimi sevdalar vardır, damgalı pullardaki, imzalarda kalır... çok kara sevdalarsa, anılarda, ayrılıklarda kalır... kumsala düşer usul-usul, bana hep seni vurur dalgalar... gözlerin günlüğümdür, seni yazar tüm sayfalar... ne çıkar ki; her şarkıda, hüzünler, göz yaşlarıyla, hasretlik ağır basar, hep te...

Bu toprak, bu kayalar, bu yürek, ve bu insan, ve bu sevda bizim, şu hançer bıyıklı yiğit, ve bu ceylan gözlü kadın, Baştan tırnağa dağ kokar... Gözleri meşe yaprağı yeşili, Yada öküzgözü üzümden, Bir de zindan karasından da kara, sevdalar yaşanır ki, Bahtımızdan da kara, Aydınlık inancımızla içiçe v...

çoğu akşamlar, tükenen ümitlerimin, çilingir sofrasında, gözlerini kadeh yaparım, eski dostum hasretinle, zom olana dek içerim, sarhoşluk denmez benimkine, bir yüreğiimin çarpıntısı kalırca, yarı ölmüş gibi, sarhoş olurum... bir dostla sözleşmiştim, çok bekledim, hayalin eşlik edecek anlaşılan, derk...

Bir deli rıza vardı, Bizim köyde ne yaşar, ne yaşamaz, gündüzü gece, gecesi gündüz, cebinde taşıdığı, bir kara taş vardı, yıllardır ellerindeydi, sabun gibi olmuş, bir kara taş, şalvarının cebinden, çıkarırdı usuldan, okşar, sürer di yüzüne, öper, koyardı gerisin geri, cebine, kahveye gelince, kuşağ...

Hani sen hep, kır çiçeğim derdin, içimdeki duyguların, gerçeği derdin, hani gözlerin güneşim, hani ellerin toprağımdı, bari kopardın da, suyumu ver, yapraklarımı okşa, koydun yalnızlığın odasına, kapıyı çarpıp, kilitlediğin yetmemiş gibi, ışıkları da söndürdün üstüme, hani duygularda, hoyratlık olma...

Her yokluğunda, umuda yelken açmış, bir gemi daha alabora olur önce, batar içimde, ruhumda ki hasret karanlığının, derinliklerine gömülür, bilirim ki, onu yeryüzüne, çıkaracak başka bir güç olmaz, ama gözlerin olsa yeter, kolayca alır da, yerine koyar yeniden... her yokluğunda, bir güneş daha, küle ...

Özlemin dudaklarımda, otururken, arzularım kanat açtı, sevda gülüm, yetti hasretin, koparıp aldı dudaklarımdan, sana uçurdu, sana geldi, sokuldu ağır-ağır, yanaklarına düştü, özlemim, sakınma, yanaklarını uzat, kan kırmızısı öpeyim, her birinden defalarca, izi çıkmazcasına... her öpüşümle, içine düş...

Duygularım incedir caney, parmaklarım biraz kaba, dokunmasam, tenin ürpermesin, fısıldasam yalnızca, sevdiğimi söylesem, taa duyuruncaya dek, teninin sıcaklığına... sen uyurken cerenim, kuru bir gül yaprağından da hafif, özlemimi atsam başına, saçlarını okşasalar tel tel, en has çin ipeğinden de has...

Denizin dalgalarına bak, her dalga daima, diğer dalganın ardından gider, sonsuz gibi, sinene koy elini, yüreğinin atışına bak, her çarpışını, sonraki izler, aynı her ümidi, başka bir ümidin takibi, tamamlaması gibi... yüreği durunca insanın, her heyecanı biter yaşamın, bir ölümün sessizliği yer alır...

Çok tatlı bakışlı bir dişi ceylan, bir akşam üstü, höykürüp duran, sevdiğine demiş ki : seviyorsan eğer beni, biraz sessiz ol, kibirlenme, hatta eğil önümde, eğildiğin ben değilimdir, kendi meylindir bilesin, gel, gel de gözlerime bak, içine düşmüşsün onların, bir deryaya düşmüş, en büyük balık gibi...

Ben seni yalın sevmişim, ellerimdeki bana ait, çizgiler kadar... ve başkalıkları asla, özlemlerime katmadan, seni sen olduğun için, özlemişim... ben senin için, mecnunun yüreğini çalmışım, gönül hırsızı damgası yemişim, seni mecnundan beter sevmişim.. ben hep senin için, kerem'in küllerini toplayıp,...

Sen yokken, gündüzleri de, karanlık bu kent, neyse ki, güneşli günlerden kalma, gölgelerini toplamıştım, bugün bir araya getirip, anılarımızla da, sıkıca bağladım, içimde hep mahzun mahzun bakan, gözlerinin ateşiyle de tutuşturdum, az önce bir yangın başladı, nerede olursan ol, bakarsan görürsün, ar...

İçimdeki sahildesin, kumsalda, dalgaların köpüğü, ince ayaklarının, beyazlığında, kumlara ellerinle, bir isim yazıyorsun, tam yüreği çiziyorken, dalgalar kıskanıyor, sen ıslanıyorsun, kumda ne o isim, ne de çizdiğin, yürek duruyor yerinde... yeniden çiziyorsun, bir de yüreği, çeviriyorsun, ölçüsüne ...

Bir gülü gülşen et, gül için yaşa. bülbül ol gülşende, dal için yaşa. niye ki şu ömrün, ziyan edersin, sol yanın saysana, sevdiceğini, cananın, her yanın, kul için yaşa... gülün pembe giyer, yakışır ona, seni sürme etsin, o gözlerine, güneşten her rengi, sar özlemine, her kişi bilemez, yar sarmasını...

Sevdiceğim otur yanı başıma gel seninle kavledelim, hani desem, çok değil az konuşsak, boş değil, hoş konuşsak, ister misin, dilimizi içimize atalım, yüreğimizi gözlerimiz yapalım, karşı karşıya geçirip, bütün kurtlarını döksünler, düşündüklerimizi, gözlerimiz desinler, kah gülsünler karşılıklı, baz...