Bundan sonra,
rüzgarlarla gezmeye git,
kucaklaşarak,
saçlarını okşatarak,
yüzünü, dudaklarını,
nefesin kesilene değin,
hem öperek hem de,
öptürerek dolaş,
el ele olun,
göz göze,
ten tene,
can cana,
yan yana olun hep,
içinde hissederek,
kendini hissettirerek,
onu usandırana dek,
kendin usanana dek,
doyasıya birlikte ol,
pişman olursan,
karşılıksız kaldığını anlarsan,
sessizce evine dön,
ellerimi aramak geçerse içinden,
ısıtmak için bulamazsın ama,
derdini anlatmak için,
kulaklarıma yasak koymadım,
duymak onların görevidir,
unutma hiç bir ses için,
yasakları yok...
istersen bu önerime,
bir kat daha küs,
ve ardından ırmağın kıyısına git,
çağıltısını dinle,
balıklara bak,
suyun dışındaki her şeye,
muhtaç olduklarını gözle,
türküler söyle,
ister yürekten,
ister avunmak için,
keyiflisinden,
ya da hüzünlüsünden,
ister sevda türküsü söyle,
ister ayrılık,
ister iç burkan bir gurbet türküsü,
ister yoksulluk üstüne,
ne yaparsan yap,
suyun umursuzluğu olacaktır,
seni duymadan,
senin gitmek istemediğin yerlere,
o gidecektir hep,
senin yanında olduğuna,
on öfkelendiğine,
çakıl taşlarıyla vurup,
kanını dalgalandır,
parmaklarınla yüzünü çizdiğine,
ayaklarınla karnını yardığına,
aldırışsız akıp,
aldırmadan da,
gideceği yere gidecektir,
ne mutlu ona,
yönünü bir deryaya bağlamış,
sözünden dönmeden ona akar,
onu kendi suyu ile yüceltip,
çoğalan kendisi oluyordur,
ve üşüyünce,
yorulunca,
yaptığına pişman olunca,
ellerini çek ondan, evine git,
ellerimi ara ısıtmak için,
ama bulamazsın,
sen ellerimi istemedin,
yanında kalsınlar diye,
kendimle başbaşa bıraktın onları da,
ama istersen,
sıcaklığından bırakmıştım,
bildiğin bir köşede,
oraya gide bilirsin...
bundan sonrası,
pencereden bakma,
balkona çıkma hiç,
şaşırırsın,
şehir aynı şehir değildir,
manzarasını değişmiş görürsün,
bildiğin, tanıdığın tüm yolları,
sana geri dönüyorlardur,
şaşırmayasın ve demeyesin ki,
sanki karlı dağlar gözüme daha yakın,
hatta görüşümü engellemekteler,
hani yollar nereye gitmiş,
varsın olsun umrsama,
gitmek istediğin yer mi kaldı,
gitmek isteyip te vaz geçtiğin,
gidemediğin yer ise,
zaten senin değildir biliyorsun ki,
her şey seni yarı yolda koymuş,
çıkmazlara dönmüşse,
bir zamanlardaki her çıkarı olan şey,
pişmanlığın olmuşsa,
belki doluksarsın,
ağlamak istersen o an,
sessizce ağlaki,
gözlerin ne için ağladıklarına,
yüreğinle gurur duyarlardı hep,
anımsa bunları,
yine de çok pişman değilsen,
kendine yeteceksen eğer,
yettiğinden emin ol,
çok çok pişmansan,
ve kendine yetemeyeceksen,
kaybolacaksan pişmanlık denizinde,
metanetle, ağlamadan ara beni,
pişmanlıklar insanlar içindir,
bir başta taç edilirler,
yakışıp yakışmaması,
diye bir şey düşünülmeden,
eski bir dostluk taçı kadar,
kendi parçamızdır unutma...
21.12.2006 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
bir uzun hava
DOSTLUK HER BAŞIN TACIDIR...
Moderator: Yöneticiler
DOSTLUK HER BAŞIN TACIDIR...
yokluğun ölümün diğer adıdır