HANGİ ENGELLER GİZLER...

[baytunca]

Hangi engeller gizler,
senin o mahzun yüzünü,
yüreğimdeki yerini,
bir boşluğa çevirir,
söylesene sevdiceğim,
gün çiçeğim,
bizim suçumuz nedir,
bu canın,
ve sinemdeki kara sevdalı,
kendinden bezmiş yüreğin...

yine dersim koyaklarında ki,
bütün dereler akarlar,
birbirlerine karışırlar da,
ve koşarken ince sivri boynuzlu,
karacalar boynuzlarıyla,
yırtarlar yine havayı,
dövüşür, barışır, sevişirler de,
bizim ayrılığımız,
kendi başına var olmuş,
nedensiz bir küslük ülkesi gibi,
anılarımızla itişip kakışırlar,
nedir bizi ayrı koyan bilmem ki...

bir düşün, belki koca kainat bile,
içinde ki zerre kadar küçücük,
bir göktaşına aşıktır da,
onu ekseni bilip dönüp durur,
ve aşkın yüceliğidir her şey için,
bunca yerli yerinde olmak,
ayrılığımız sır kapılarının ardında,
hangisini açsan nedensizlik,
ömür yetmez gizemini çözmeye,
kainatın sırrı gibi, çözülmez,
çözülmez olmuş belalım...

oysa ki bir kuru ekmek ile,
bir de acı soğanımız olsa yeter,
mutluluğumuzu katık ederiz,
zengin sofrası açarız her açlığımıza,
birbirimizin bakışlarında içeriz,
en serin suları,
dudaklarımızın sıcaklığında ısınır,
aşk ateşimizi biriktirir,
yeni bir güneş bile yaparız,
ayrılığın karanlığına,
mecbur muyuz sevdiceğim,
söylese ne, söylese ne...

10.11.2006 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ