ELLERİNİN SICAKLIĞINI BİR GÜNEŞ BİLİR...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

ELLERİNİN SICAKLIĞINI BİR GÜNEŞ BİLİR...

Post by baytunca »

ELLERİNİN SICAKLIĞINI BİR GÜNEŞ BİLİR...

Hangi taşlar bilir ki,
sevenlerin avuçlarındaki,
sıcaklığı,
yumuşaklığı...
bir ben anlarım,
senin ellerinin,
avuçlarımdaki yumuşaklığını,
ve sıcaklığını,
bir ağustos gününden kalmadır,
sıcaklığı ellerinin,
yumuşaklığı,
çukurova pamuğunu kıskandırır,
o sıcaklığı yalnızca,
yüreğimin arkadaşı,
güneş anlar bir,
ve o yumuşaklığı yalnızca,
anlarsam ben anlarım anca ,
bir de,
çukurova da pamuk toplayan,
ela gözlü bir ırgat kızı anlar...
hele o sıcaklığıysa yalnızca,
yüreğimin en sadık arkadaşı,
yalnızca güneş anlar,
o da batıncaya dek...

Ağaçlar bilmezler elbet,
gönüller de binbir renkten açılır,
çiçekler sevda baharlarında,
kendi çiçeklerinden de,
kokusu farklı,
ve renkleri güneş renginden,
hele yarin gözlerinden,
açan yediveren gülleri,
dudağındaki karanfil rengi yok mu,
gülüşünde ormanlara döner içimde,
ömürlük olur,
ne kururlar, ne solarlar,
ne dökülürler,
ayrılık kışına düşmezlerse,
açılırlar gonca gonca,
bu can ölüp te,
unutana dek...

kuşlar bilmezler ki,
yüreklerde ki aşkın kanatları,
daha da büyüktür,
kendi kanatlarından,
gönül sevmeyi görsün,
dünyayı taşır üstünde,
yorulmaz,
tozpembe umutlarla,
tozpembe bulutlarda,
sevdikçe uçar durur,
engine inmeksizin,
ve sevda nerede ise,
gönül yerli bir kuş misali,
giden sevdalının peşinde daim,
bir göçmen kuştur,
uzaklıklara aldırmadan,
gider de bulur konacağı yerini,
yuvalanır ölene dek...

sular bilmezler,
bir çoban çeşmesinden tut,
en derin deryaya değin,
suyun en can yakan,
en hoş çağıltısı,
sevdalı yüreklerin derinlerinde dir,
a-bı hayat akar hep içinde,
ayrılığa düşmüş,
içinde dir o sevdalı adamın,
ve sılada ki ağlayan o sevdalı kızın,
yüreğinden, yüreğine akar gider,
ve gözyaşıdır en duru su,
en anlamlı iz yüzünde sevenin,
gözler hangi renkten olur sa olsun,
aşkın saflığıdır akan şakaklardan akan,
bu ağlayış ömrünün,
en anlamlı ağlayışıdır,
unutulmaz ölünceye dek...

yapraklar bilmezler,
bilmezler elbet,
sevdalar hüsran olurda,
ayrılıklara düşen gönüllerin,
bütün ormanları zamansız,
hazana düşer,
gazelleri savrulur,
şimşekler düşer yüreklere,
yangınlar olur söndürülemez,
ayrılıklarda,
oysa ağaçlaçların yaprak dökümü,
hazanda dır,
yeniden yeşermek üzere,
rutin bir küçük ayrılık,
hatta renklere,
dallara mola,
ayrılanların hazanını gör asıl,
orman orman yanarlar,
külleri bile yanar,
kerem ile aslı misali,
yanınca da sönmezler,
ölünceye kadar...

04.12.2006 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır
User avatar
sabır taşı
Kıdemli Üye
Posts: 1179
Joined: 26 Jan 2005, 18:32
Contact:

Post by sabır taşı »

eyvallah...
Post Reply