TAN OLURDUM GÜNÜNE...

Moderator: Yöneticiler

Post Reply
baytunca
Kıdemli Üye
Posts: 520
Joined: 29 Jun 2006, 10:40
Location: ist.

TAN OLURDUM GÜNÜNE...

Post by baytunca »

TAN OLURDUM GÜNÜNE...

Tan olurdum,
senin her gününe,
güneşten önce düşüp,
seni serinletmek için,
güneşi perdelerdim hemen,
aşkımın ateşi,
zaten güneş olurdu,
kalan zamanına günün,
ısınırdın benimle,
farkında olmadan sen...

bir küçük serçe olur,
uçardım avuçlarına,
kimsesizim,
sevdana,
açım,
susuzum,
sıcak bir yuva düşlerim,
hadi al artık beni,
koy gönül kafesine,
orada ölüme mahkum etsende...

ağaç olurdum,
geçtiğin yollarda,
yorulursan,
bunalırsan acılardan,
gölgemi koyulaştırırdım hep,
oturup ta,
serinlersin diye...

meğer ki seni sevmek,
sende kaybolmakmış,
buğulu gözlerinin içine,
dalıp çıkamamakmış,
kalbimi koyduğum yer,
tapusuz toprakmış içinde,
nasılda bilmemişim,
nasıl bilmemişim,
bilmişim de vaz gelmemişim...

sana düşen gönülü,
yassı ve küçücük,
bir çakıl taşı saymışsın da,
hem sahile,
hem de denize,
aynı uzaklıkta bir yere,
kaldırıp atmışsın,
bencilliğin denizi coşup,
kabaran hırsının,
dalgalarıyla çarpıp,
sahilin uzaklarına savurmuşsun,
off, offff, işte buna yanarım,
kırık ümitlerimi,
toplarken gördüm,
atıldığım yerde,
olmuş bir anlamsız çakıl taşı,
yüreğim,
durur toprakta,
gayri üstüme,
kimin ayağı basarsa bassın,
bende düşünmem sonrasını,
yanarım, yandığım şu ki,
öncesini nedendir,
nedendir ki bilemedim...

29.11.2006 Taşkışla
Bayram Tunca 1956, Elazığ
yokluğun ölümün diğer adıdır
Post Reply