Hatıra aynasına bakıp,
tararsın saçlarını,
düşürürsün bir telini başından,
kış yeli deli poyrazdır,
hırçın eser,
uçurur da getirir ta buraya dek,
bende talih ne gezer,
kalabalıklar içinde beni bulur,
geçer sol gözümün,
seni kendisi bilen bebeğinden,
zehirli bir ok gibi,
yüreğime saplanır,
bir celladın soğuk bakışları olup,
bir idam sehpasının çektiği,
ağır acılara dayanmasına döner,
ve en ince hastalıktan da ince,
bir yara açar ki yürekte,
saplandığı yerdeki sancı,
beni de aşar,
kendi acısının acısından ağlar,
kendisini de aşar da,
taa anılarıma vurur,
sarı yaban çiçeği,
ya içindeki anılarında hıçkırırsa,
senin de yüreğin kanarsa,
dayanamazsın,
bari bir tel daha düşür saçlarından,
ya da dağıt yeniden,
bir güzel de ör,
kes unutmanın kör makasıyla
örüklerinin yarısını,
ince, beyaz parmaklarına dolayıp,
soğuk bulutlarla gönder,
anlamsız hıncın ile birlikte,
ak parmaklarından olsun,
kara bahtımın dar ağacı,
hıncın beni saçlarının örgüsüne assın,
ya da kendin gel,
kendin dola saçlarını boynuma,
fermanımı koy koynuma,
gözlerine as beni,
göz bebeklerimde,
aşkın nasıl can verir; seyret...
11.01.2007 Taşkışla/Taksim
Bayram Tunca 1956, Elazığ
SARI YABAN ÇİÇEĞİ...
Moderator: Yöneticiler
SARI YABAN ÇİÇEĞİ...
yokluğun ölümün diğer adıdır